Sevgili Dostlarımız, Sevgili Üyelerimiz

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Hepimize Kutlu Olsun!

              Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 Cuma günü Ulus’ta bulunan ilk Meclis binasında, o güne kadar Ankara’ya ulaşabilen 78 üyenin katılımıyla resmen açılmıştır. 23 Nisan, Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı tarihtir. Saltanat kaldırılmış; yerine egemenliğin bütünüyle halka ait olduğu idealist, demokratik, milli bir meclis kurulmuştur.

              Bu Meclis ki herkesin tek amaçta birleştiği; tek programı olan ve her türlü inanç ve görüşü bünyesinde barındırmayı başarmış bir Milli Meclis’tir. Bu müşterek amaç ‘Misak-ı Milli’dir; esarete düşülmemesi ve istiklalin kurtarılmasıdır ki bundan dolayı ‘Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir.’

              Meclis üyelerinin her biri, eşsiz fedakarlıklarda bulunmuşlardır. Milletvekilleri Ankara’ya büyük zorluklar içinde ulaşabilmişlerdir. Bunlara örnek verecek olursak; Batum Milletvekili Ahmet Fevzi Erdem, Şavşat halkının topladığı 75 lira ile yola çıkmış, Samsun’a ancak 8 günde gelebilmiş, buradan da 4 milletvekili ile birlikte bir at arabası kiralayıp yola devam edebilmiştir. Ankara’ya ulaşabildiğinde ise meclis çoktan üç gün önce açılmış bulunmaktadır. Milletvekillerinin büyük bir bölümü Ankara’ya atlarıyla gelmişlerdir ve çoğunun yatacak yerleri dahi yoktur. 8 ay maaşsız çalışan milletvekilleri bir yıl sonra 100 lira olan maaşlarının %20’sini bütçe açığını kapatmak için yine devlete vermişlerdir.

              İlk Meclis; devleti oluşturan bir meclis olması hasebiyle de tarihteki yerini almıştır.

              23 Nisan 1920’de açılan meclisle “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletin” olduktan sonra, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal önderliğindeki mebuslar içte ve dışta “Tam Bağımsızlık” ilkesini benimsemiş, bağlılıklarını ilan etmişler ve sadece ulusun temsilcisi sıfatıyla egemenlik hakkını kullanmışlardır.

İlk mebusların vatanları için maddi manevi büyük bir özveriyle çalıştıklarını, ve bu uğurda nasıl ilkeli, ahlaklı ve onurlu bir duruş  sergilediklerini hepimiz ya büyüklerimizden duyuyor ya da tarihimizden öğreniyoruz ve onları saygı, takdir ve minnetle anıyoruz. Günümüz milletvekillerinin olanaklarıyla ilk mebusların olanakları yan yana getirildiğinde şüphesiz mevcut milletvekillerinin ne kadar şanslı olduklarını da gözlemleyebiliyoruz.

               Bilim ve Akla dayanan çağdaşlık yolunu açan, milletine önderlik ettiği her alanda ilkleri gerçekleştirmeyi başaran, söylemleri bu gün dahi geçerliliğini koruyan modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk; ülkemiz ve dünya çocuklarına 1929 yılında, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nı armağan ederek eşsiz liderliğini yine korumuş, dünyada çocuklara bayram armağan eden “Tek ve İlk Lider” olma vasfını da haklı olarak kazanmıştır.

                Türk Çocukları, kendilerine bayram armağan eden, onları böylesine düşünen ve gönüllerinde taht kuran Atatürk’lerinin her zaman izinden gidecek ve kendilerine bıraktığı aydınlık yoldan asla ayrılmayacaklardır.

                 Bilimin ve Aklın egemen olduğu “Eğitim” sayesinde çocuklarımızı yetiştirmek zorundayız. Ancak bu ilkeler doğrultusunda çağdaşlığa ulaşabiliriz. Bu inançla ve ilkelerle mutlu, bilgili ve toplumumuza yararlı çocuklarımız olabilir. Her zaman savunduğum gibi “Her Zaman Her Yerde Eğitim” ama çağdaş ve bilimsel içerikli olanından… Devrimlerimizi takiben ülkemizde izlenen ‘Eğitim Politikalarını’, hatta o eşsiz ‘Köy Enstitüleri’ projelerini yeniden hayata geçirme zorunluluğunu sanırım hepimiz aklımızdan geçiriyoruzdur. Donanımlı eğitim sayesinde ancak ‘İyi İnsan İyi Vatandaş’ yetiştirebiliriz. Bu günün çocukları yarının söz sahibi büyükleri yaşadıkları ülkelerinde bilinçli oldukları sürece hem kendi haklarını hem de başkalarının haklarını koruyup kollayacaklar ve kendi inisiyatiflerini kullanabileceklerdir. ‘Çocuk Gelinler’in ancak böyle önünü alabiliriz. ‘Çocuk Tacizleri’ni ve maalesef ‘Çocuk Tecavüzleri’ni ancak böyle önleyebiliriz. Son dönemlerde fevkalade artan  ‘Kadına Şiddeti’ ve ‘Kadın Cinayetleri’ni ancak toplum bilinciyle aşabiliriz. Unutmayalım ki, toplumumuzun geleceği ‘Çocuklarımızı’ KADINLAR yetiştiriyor! Ne kadar bilinçli ve mutlu kadınlarımız olursa toplumumuz da o denli bilinçli ve mutlu olur.

                  Çocuklarımıza ‘Sağlıklı’ bir gelecek sunmak, gerek ebeveyn gerekse devlet olarak biz büyüklerin önemli görevlerinden biridir. İzleyeceğimiz akılcı politikalarla bebek ölümlerinin, çocuk ölümlerinin önünü alabilir, onların karınlarının doymasını sağlayabiliriz. Komşu ülkelerin çocuklarının yaşadıkları zorluklarda onlara insani yardımlarda bulunmak elbette görevimiz ama bunları yaparken önce kendi çocuklarımızın sağlığını, kültürünü ve geleceğini düşünmek zorundayız. Çevre ülkelerden gelen çocukların ülkemizde son bulan ‘Çocuk Hastalıkları’ndan bazılarının yeniden görülmesine neden olduğu göz önünde bulundurularak acil ve kalıcı önlemler almalıyız.

                    Ülkemiz ve dünya çocuklarının ’23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı en içten dileklerimizle kutluyoruz. Onlara; yaşam sevinçlerini yaşayabilecekleri, hayallerini kurabilecekleri, ideallerini gerçekleştirebilecekleri bir dünyada yaşamalarını diliyoruz…

Başta Ulu Önder Atatürk’ümüz olmak üzere bağımsızlığımıza kavuşmamızda çok zor şartlar altında görev yapan herkesi rahmet, minnet ve özlemle anıyoruz…

Ruhları şad olsun!  

DATÇA AKTUR ÇEVRE KORUMA VE GELİŞTİRME DERNEĞİ YK Adına

YÖNETİM KURULU BAŞKANI

A.Banu Kızılay

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.